26 Kasım 2009 Perşembe

7.Şey




Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür

Düşüncelerinize dikkat edin,duygularınıza dönüşür

Duygularınıza dikkat edin,davranışlarınıza dönüşür

Davranışlarınıza dikkat edin,alışkanlıklarınıza dönüşür

Alışkanlıklarınıza dikkat edin,değerlerinize dönüşür

Değerlerinize dikkat edin,karakterinize dönüşür

Karakterinize dikkat edin,KADERİNİZE DÖNÜŞÜR

24 Kasım 2009 Salı

Donuk Aşk _ Sezai Karakoç




Yine akşam oldu,

Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,

Uzaklık aynı gerçi,

Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,

Yine akşam oldu orda olduğu gibi,

Görebiliyorum seni burdan da,

Aynısıydı ordayken de,

Uzaklıktan korkmuyorum belki de,

Orada da aynıydı uzaklık gerçi

Donuklaşmış oldu artık bu,

Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,

Galiba ben baştan kaybetmişim,

Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...

18 Kasım 2009 Çarşamba

İyi ki Varsın




Ne güzeldir birine '' İyi ki Varsın'' Diyebilmek.
Bu '' biri'' hayatınızdaki o boşlukta iyilerin derinliğini bırakmıştır.
Bıraktığı derinlikte, devamında iyi damlalarını ardından getirmekte gecikmeyecek

ve 'iyi ki'ler' denizini oluşturacaktır.



Bu deniz berraktır.

Ayaklara batacak çakıldan ıraktır.
Ne kadar derine giderseniz gidin denizin dibi aynı mavilikte olacaktır.



Bu deniz suskundur.

Sizi fırtınalarında savurmaz.
Başka denizlerdeki fırtınaların önceden habercisidir.
Onu izlerken dalıp gidersiniz hayallere, ama şu anki gerçeklerle..



Bu deniz filizdir.

Yeşilinin taze kokusu, yeni doğuşların müjdesidir.
Emekle beslenir, meyveleri çeşit çeşit renk renktir.



Bu deniz paylaşımdır.
Lokman ağzındayken, kursağı boş olanları düşünmektir.
'Ne fark eder ki' deyip geçmemektir.
Binlerce denizyıldızı sahile vurduğunda,

'hangi birini okyanusa geri göndereceğiz' dememektir.
Bir tanesi için bile çok şey fark ettiğini bilmektir…




Bu deniz '' Sevgi'' dir..
Her harfinin hakkını vererek söylemek,

değerini bilerek yaşamaktır.
Sözde değil Özde Sevmektir...
Bu gün kaç kişiye '' İyi ki Varsın '' dediniz.. !!!


17 Kasım 2009 Salı

Sevgi Kaşıkları Hikayesi





Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "sevginin sadece
Sözünü edenlerle, onu
Yaşayanlar arasinda ne fark vardir?"
"bakin göstereyim" demiş ermiş. önce sevgiyi dilden
Gönüle indirememiş
Olanlari çaðirarak onlara bir sofra hazirlamiş. hepsi
Oturmuşlar yerlerine.
Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmiş ve
Arkasindan da, derviş
Kaşiklari denilen bir metre boyunda kaşiklar.
Ermiş "bu kaşiklarin ucundan tutup şöyle yiyeceksiniz"
Diye bir de
Şart koymuş. "peki" demişler ve içmeye teşebbüs
Etmisler. fakat o da
Ne? kaşiklar uzun geldiðinden bir türlü döküp
Saçmadan
Götüremiyorlar
Aðizlarina. en sonunda bakmişlar beceremiyorlar,
Öylece aç
Kalkmişlar sofradan.
Bunun üzerine "şimdi..." demiş ermiş. "sevgiyi
Gerçekten bilenleri çaðiralim
Yemeðe." yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile
Gülümseyen işikli insanlar
Gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "buyrun" deyince her
Biri uzun boylu
Kaşiðini çorbaya daldirip, sonra karşisindaki
Kardeşine uzatarak içmisler
Çorbalarini. böylece her biri diðerini doyurmuş ve
Şükrederek kalkmişlar
Sofradan."ışte" demiş ermiş: "kim ki hayat sofrasinda
Yalniz kendini görür
Ve
Doymayi düşünürse o aç kalacaktir. ve kim kardeşini
Düşünür de
Doyurursa o da kardeşi tarafindan doyurulacaktir.
Şüphesiz şunu da
Unutmayin; hayat pazarinda alan deðil veren
Kazançlidir herzaman..


Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Müslüman müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir
Kim bir müslüman kardeşinin bir sıkıntısını giderirse, Allah da, onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir
Kim müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter"
İbn Ömer radıyallahu anh Ebû Dâvud

12 Kasım 2009 Perşembe

Necip Fazıl


Kapıları yıkarcasına tekmeleyeceğim, limandaki bütün vapurların ve şehirdeki
bütün fabrika bacalarının canavar düdüklerini öttüreceğim, trafiği durduracağım, insanları oldukları yerde mıhlayacağım ve gök tavanını yıkan bir sesle haykıracağım geliyor:
- İnsanlar! Allah var! O'nu düşünmekten başka her işe paydos!...
Bana "deli" mi diyecekler?
Canım kurban, aklın son durağı olan böyle deliliğe!..

7 Kasım 2009 Cumartesi

Ateş ve Su



ATEŞ VE SU


Ateş bir gün su'yu görmüş yüce dağların ardında,
Sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
Yüreğindeki duruluğa.
Demiş ki su'ya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...


Su dayanamamış ateş'in gözlerindeki sıcaklığa,
'Al...'demiş:
'Yüreğim sana armağan.'
Sarılmış ateş'le su birbirlerine,
Sıkıca,kopmamacasına...


Zamanla su,buhar olmaya,
Ateş kül olmaya başlamış.
Ya kendi kül olacakmış,ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de,
Yüreğindeki kaderi de,
Alıp gitmiş uzak diyarlara su...


Ateş kızmış,ateş yakmış ormanları.
Aramış su'yu diyarlar boyu,
Günler boyu,geceler boyu,
Bir gün gelmiş,su'ya varmış yolu.
Bakmış,o duru gözlerine suyun,
Biraz kızgın,biraz hırçın.


Ve o an anlamış:
Aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş,susmuş,sönmüş aşkıyla.


İşte o zamandan beridir ki:
Ateş su'dan,
Su ateşten kaçar olmuş...


Ateş'in yüreğini sadece su,
Su'yun yüreğini,
Sadece ateş alır olmuş...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Dua


Related Posts with Thumbnails